Ekipten

Global Wellness 2020 Raporu

Yazar
Yasemin Altunbulak
Sağlık, zindelik ve fitness pazarı son dönemlerde COVID19'la beraber hızla büyüyor. Bu noktada insanların sağlık alışkanlıklarının pandemi ile değişip değişmediğini ve kültürler arası olası farklılıkları tespit etmek adına UXFellows ile bir araştırma çalışması başlattık.
USERSPOTS BÜLTEN
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
Aramıza hoş geldin! Yeni bültenlerimiz de görüşmek üzere...
Oops! Something went wrong while submitting the form.

Global Wellness 2020 Raporu

Sağlık, zindelik ve fitness pazarı son dönemlerde hızla büyüyor. İnsanların kendilerini izole etmesi gereken mevcut COVID-19 durumu ile insanların kendi kendine rehberlik etmesini sağlayan sağlık optimizasyonuna duyulan ilgi de yükseliyor. Bu noktada insanların sağlık alışkanlıklarının pandemi ile değişip değişmediğini ve kültürler arası olası farklılıkları tespit etmek adına UXFellows ile bir araştırma çalışması başlattık.

Araştırma için 15 farklı ülkedeki UXFellows üyeleri tarafınca 128 uzaktan derinlemesine görüşmeler yapıldı ve yazının devamında okuyacağınız sonuçları elde ettik. Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Birleşik Krallık, Rusya, Polonya, Finlandiya, Türkiye, Meksika, Kolombiya, ABD, Avustralya ve Singapur’dan katılımcılarla gerçekleştirdiğimiz ve oldukça verimli sonuçlar elde ettiğimiz çalışmanın orijinal raporuna aşağıdaki web sitesini buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Elde ettiğimiz bulgulara birlikte bakalım.

Sağlıklı olma fikri bütünsel bir yaklaşımdır.

Sağlıklı olmak -tüm ülkedeki katılımcılara göre- hem zihinsel hem de fiziksel zindeliği kapsayan bütüncül bir yaklaşımdır. Buradan anlıyoruz ki sağlıklı olmak, bir hastalık veya kronik rahatsızlık sonucu kısıtlanma manasının ötesinde bir durum. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) “sağlık, yalnızca hastalık veya sakatlığın yokluğu değil, tam bir fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik halidir” tanımı ile uyum gösteren ortak bir algı söz konusu.

Farklı ülkelerde yaşayan katılımcılarımız bu algıyı şöyle tarif ettiler:


“Sağlık, her şeyin bir karışımıdır. Bu sadece bir kontrol değildir; yaşam tarzınızla, profesyonel ve özel yaşam arasında bulduğunuz denge, fiziksel ve zihinsel sağlığınızla ilgilenir”

(Bianca, 36, Portugal)

“Tam sağlık için net bir tanım değil, sadece bir his. Hissedebilirsin. Sağlıklı hissettiğim bir şey oluyor. Aynaya bakarak bunu anlayamıyorum. Biraz daha bütünsel ve gerçekten sadece bir kişinin yapabileceği bir duygu olduğunu düşünüyorum. Kendini tanı. O his gelebilir, bazen uyandığında da gelebilir. Yani iyi hissettiriyor.”

(Ece, 30, Türkiye)


Türkiye özelindeki katılımcılar ise, sağlıklı olma fikrinin bütünselliğini korumak adına zihinsel sağlığı direkt etkileyen “dengeli yaşam” ve “günlük rutinlerin” önemini şöyle dile getirdiler:

(Burada bahsettiğimiz “dengeli yaşam”, sosyal ve iş yaşamı ayrımının yapılmasıyla birlikte zihinsel sağlığı koruma üzerine şekillenirken; “günlük rutinler” ise koronavirüs süreciyle değişen gündelik yaşam algısında yeni düzene alışmayı temsil ediyor.)

“Formda olma konusunda biraz daha ileri giderseniz, bu sefer zihinsel sağlığınızı kaybetmeye yaklaşıyorsunuz. Şu anda dengeyi bulmaya çalışıyorum. Dengeli bir vücut, dengeli bir kafa, ama aynı zamanda hayatta zevkler de var ve bu zevkleri tatmadığım zaman sağlığım kötüleşiyor. Şu anda idealleştirdiğim şey; keşke her şeyi dengeleyebilseydim.”

(Esin, 30, Türkiye)

“Bazen meditasyon yapıyorum, bazen arkadaşlarımla konuşuyorum ve bunun dışında, zihinsel sağlığım için rutinlerin çoğunu zaten yapıyorum. Yani sabah uyandığımda podcast dinlemek, kahve içmek, egzersiz yapmak da farkında olarak yaptığım şeyler. "Sabah rutinlerim var ve beni iyi hissettiriyorlar" bilinciyle yapıyorum.”

 (Ali, 33, Türkiye)


Koronavirüs karantina süreci hem olumlu hem de olumsuz etkiledi.

Katılımcılar, koronavirüs karantina sürecini bulundukları ülke koşullarından bağımsız, bireysel koşulları doğrultusunda değerlendirdiler. Bu değerlendirmeyle birlikte tüm katılımcılara ait iki farklı temel yaklaşımla karşılaştık.

Bunlardan ilki; bazı katılımcılar (Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere ve Türkiye) koronavirüs önlemleri doğrultusunda sosyal yaşamdan uzaklaşma ve evden çalışma süreciyle birlikte her zamankinden daha az stres yaşadıklarını, evde yemek yapmaya ve egzersiz yapmaya daha fazla vakit ayırabildiklerini ve yeni hobiler için daha fazla boş zaman bulabildiklerini dile getirdiler.

İkinci yaklaşım ise şu şekildeydi; diğer katılımcılar (özellikle ABD ve Rusya) sürecin belirsizliğiyle birlikte daha fazla stres yaşadıklarını, iş ve ev yaşamı arasında kurulan dengenin evden çalışma koşulları ile birlikte zorlaşmasına yönelik yaşanan zorlukları ifade ettiler.

Pandemi katılımcıların spor ve egzersiz alışkanlıklarında değişime sebep oldu.


Sizler de günlük hayatlarınızdan ve yakın çevrenizden gözlemlemişsinizdir, pandemi dünya çapındaki insanların spor ve egzersiz alışkanlıklarında radikal değişimlere sebep oldu. Araştırmamızda yer alan katılımcılar da bu değişime ortak olanlardan. Bu değişimlerin bazı katılımcıların bireysel motivasyonlarını olumsuz yönde etkilese de bazı katılımcıların yeni yöntemler keşfetmeye yönelik motivasyonlarını artırdığını gözlemledik.

Bu doğrultuda en belirgin değişimleri;

1) Mekansal değişimler,

2) Sporun sosyal yönü,

3) Evde spor yapma koşulları, başlıkları altında ayırabiliriz. 

Mekansal Değişimler

Pandemi kapsamında alınan önlemlerle birlikte dışarıya çıkmanın kısıtlanması, spor salonlarının kapatılması, grup sporlarının sınırlandırılması ve spora dair organizasyonların iptal edilmesi; insanları -aktif kalabilmeleri için- yeni yollar arayışına sürükledi. Araştırmamızdaki birçok katılımcı bu durumu “yeni bir deneyim” olarak adlandırdı ve “evde egzersiz yapma” yöntemlerini geliştirmeye başladı.

Türkiye’deki katılımcılar evde spor yapmayı olumlu yönde değerlendirerek daha yoğun spor yaptıklarını, egzersizi çeşitlendirdiklerini veya daha önce hiç denemediklerini yapmaya başladıklarını dile getirdiler.

“Bir egzersizi bitirdikten sonra bir tane daha yapıyorum çünkü tek bir tane yapmak yeterli olmuyor. Sabah 20 dakika yoga yapıyorum. Akşam 20 dakika dans ediyorum, vücudum ısınırken diğer hareketlere devam ediyorum. 1 kiloluk kum torbaları aldım, bacaklarıma takıyorum, pilates yapıyorum, daha hızlı etki elde etmek istiyorum. Bunlar evin içinde yaptıklarım.”

(Seda, 30, Türkiye)


“Yogaya saat 10'da başlarım, bitirdikten sonra 12'ye kadar güneşlenirim, sonra 13:00 gibi kahvaltı ile güne başlarım. Önceden en fazla 40 dakika yoga yapabilirdim şimdi bir buçuk saat yapabiliyorum. Bazen 20 dakikalık bir meditasyon ekliyorum. Şimdi 3. seviyeyi yapıyorum önceden yogada 1 ve 2. seviyedeydim.”

(Umay, 39, Türkiye)

Sporun Sosyal Yönü

Bir de sporun sosyal yönünü ele alalım.

Katılımcıların çoğu, spor yaparken sosyal etkileşimi veya deneyim ve performanslarını başkalarıyla karşılaştırabileceği sosyal ortamların, spor yapmak için ihtiyaç duydukları motivasyonun önemli birer parçası olduğunu belirttiler. Özellikle pandemi öncesinde takım sporları veya outdoor sporları ile ilgilenen katılımcılara göre evde tek başına egzersiz yapmaya yönelik yeni alışkanlıkları edinme sürecinin zorlayıcı tarafları oluyor.

Egzersiz yaparken sosyalleşme, Türkiye’deki bazı katılımcıların öz motivasyonlarını artırmalarına yardımcı olsa da bunun gerekli olduğu düşünülmüyor. Hatta çoğu katılımcı koronavirüs sebebiyle evde sosyal izolasyon sürecini “yenilenme” ve “aydınlama” olarak değerlendiriyorlar. Hedef odaklı olmayan egzersizleri ve meditasyon yapmayı tercih ediyorlar. Buradan hareketle aslında zihinsel sağlığa yönelik egzersiz uyguladıkları sonucuna varıyoruz.

Evde Spor Yapma Koşulları

Yapılan tüm görüşmelerden anladık ki; koronavirüs kısıtlamaları boyunca fiziksel olarak aktif kalmak isteyen katılımcıların karşılaştığı en büyük sorun evde ekipman ve alan eksikliği olması.

Fiziksel ve zihinsel sağlık “sağlıklı hissetmenin” belirleyicisidir.


Fiziksel ve zihinsel sağlık arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gören katılımcılar bu noktada egzersiz yapmanın zihinsel sağlığı sürdürmede anahtar bir rol oynadığını düşünüyor. Türkiye’deki katılımcılar ise yapılan egzersizin motivasyonu noktasında farklılık gösteriyor. Bazı katılımcılar hedef, başarı veya yarış odaklı uygulamalar yardımıyla egzersiz yapmaya devam ederken diğer katılımcılar yarışma amacı gütmeden kullanıcıya yol gösteren uygulama veya içerikleri tercih ediyorlar.


“Zaten zor bir süreç, kapalıyız, bir de başarısız hissedeceğim hiçbir sporu yapmıyorum şu anda, o yüzden daha 20 dakikalık danslı, daha mental şeyler. Sabah rutinim 20 dakikalık yoga mesela, yaptıktan sonra “aferin be Gamze" diyorum, hem o zamanı kendime veriyorum hem de harap olmadan koşarak terleyerek değil de kendimi bırakarak yapıyorum.”

(Gamze, 28, Türkiye)


Koronavirüs katılımcıların beslenme alışkanlıklarını olumlu yönde etkiledi.

Katılımcıların pandemi nedeniyle evde bulundukları zaman içerisinde yedikleri hakkında daha fazla kontrol sahibi olduklarını ve bunun da genelde daha iyi besini seçmeye yönelttiğini öğrendik. Bu durumun en önemli faktörleri arasında:

1) Evde yemek planlamak ve hazırlamak için daha fazla zamana sahip olmak,

2) Daha sağlıklı gıda tercihlerinde bulunmak yer alıyor.

Türkiye özelindeki yaptığımız görüşmelerde katılımcılardan bazıları özellikle koronavirüs salgını süresince “daha sağlıklı” beslenmeye başladıklarını ifade ettiler. Bu doğrultuda yaptığımız araştırmaya göre gündelik tüketilen gıdalar arasında ön plana çıkanlar; kefir, ev yapımı yoğurt, kombucha, bitkisel sütler, meyve sirkeleri ve rafine şekersiz beslenme oldu.

Teknoloji sağlığı optimize etmede önemli bir rol oynayabilir.

Kişisel sağlık hedeflerine ulaşmada ve sürdürmede teknoloji ve dijital asistanların potansiyel rolünü keşfeden katılımcılarla teknoloji konusuna değindik. Fiziksel aktivite gibi tek bir yöne odaklanmak yerine sağlığı bütünsel olarak görebilen bir teknoloji tercih ettiklerini ifade edenler aynı zamanda bu teknolojilerin çok müdahaleci olmadan kişiselleştirilmiş gözlem ve öneriler sağlamasının önemini de vurguladılar.

Sonuç

UXFellows tarafından hazırlanan rapor içeriğine göre katılımcıların, pandemi nedeniyle sosyal yaşamın kısıtlandığı bu süreçte teknolojiyi ev ortamında egzersiz rutinlerine dahil ederek aktif kalmaya yöneldikleri sonucunu elde ettik. Bu noktada teknolojiden beklenen; kişilerin sağlığı hakkında bütünsel bir bakış açısı sunabilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok katılımcının da vurguladığı gibi spor yapma motivasyonunu korumak için kişilerin sosyal etkileşimi önemli etkenler arasında.

Bu kanalda hizmet eden herhangi bir teknoloji ürününü düşündüğümüzde ve katılımcıların deneyimleri doğrultusunda da elde ettiğimiz verileri de dikkate aldığımızda şöyle bir sonuca ulaşıyoruz;

Manuel veri girişi açısından az bakım gerektiren, güvenilir ve bir bireyin mevcut cihazlarıyla sorunsuz bir şekilde bütünleşen ve can sıkıcı olmadan teşvik eden kişiselleştirilmiş bir deneyim sunabilecek teknolojiler, 2020 yılının son çeyreğinde bulunduğumuz bu dönemde ve yakın gelecekte kullanıcı ihtiyaç ve önceliklerine daha çok uyum sağlayacağa benziyor.

Global Wellness 2020 Raporu
Global Wellness 2020 Raporu

Hazırlayan;

UX Researcher

Yasemin Altunbulak

Oluşturulma Tarihi
10/2020
Güncellenme Tarihi
10/2021
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Userspots Bülten
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
2300’den fazla kişinin kayıtlı olduğu kulübümüze katıl !
Başvuru için teşekkürler. En kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz.
Lütfen eksik bilgileri tamamlayıp, tekrar deneyin.